The government lowered taxes for lower-income families.
- Hükümet düşük gelirli aileler için vergileri düşürdü.
Families began to have fewer and fewer children.
- Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı.
There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
- Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
What's your favorite oldies song?
- Favori aile şarkın nedir?
By example, parents should teach their children kindness.
- Aileler çocuklarına örnek ile kibarlığı öğretmeli.
I'm going to go to the United Kingdom to see my parents.
- Ailemi görmek için Birleşik Krallık'a gidiyorum.
Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents.
- Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.
Her parents didn't approve of her relationship with him.
- Ailesi onun onunla olan ilişkisi onaylamadı.
Everyone has domestic troubles from time to time.
- Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.
Sami was arrested for domestic violence six times.
- Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.