Families began to have fewer and fewer children.
- Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı.
He sprang from one of the best families in the north.
- O, kuzeydeki en iyi ailelerin birinden gelmiştir.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Practically every family has a TV.
- Neredeyse her ailede televizyon var.
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
- Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
What's your favorite oldies song?
- Favori aile şarkın nedir?
I'm going to go to the United Kingdom to see my parents.
- Ailemi görmek için Birleşik Krallık'a gidiyorum.
The king and his family live in the royal palace.
- Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.
Her parents didn't approve of her relationship with him.
- Ailesi onun onunla olan ilişkisi onaylamadı.
Sami had a good relationship with his family.
- Sami'nin, ailesiyle iyi bir ilişkisi vardı.
Everyone has domestic troubles from time to time.
- Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.
Tom was an expert in domestic abuse.
- Tom aile içi istismar konusunda uzmandı.