Definition von ahlâk im Türkisch Englisch wörterbuch
- morals
He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas.
- O, ayartıcı ahlakla ve tehlikeli fikirleri yaymakla suçlandı.
Her morals are flexible.
- Onun ahlakı esnektir.
- {i} morals
He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas.
- O, ayartıcı ahlakla ve tehlikeli fikirleri yaymakla suçlandı.
Public morals have been corrupted in this town.
- Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
- manners
Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
- Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- morality
If you gamble on the stock market, you are an investor... If you gamble on the derivatives market, you are a trader... If you gamble at the casino, you are a loser... Morality?
- Borsada kumar oynarsan bir yatırımcısındır... Türev piyasada kumar oynarsan bir tüccar ... Kumarhanede kumar oynarsan bir kaybedensindir ... Ahlak ?
North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.
- Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.
- ethic
I admire your work ethic.
- Ben senin iş ahlakına hayranım.
Work ethics are different in each culture.
- İş ahlakı her toplumda farklıdır.
- morals, ethics; manners, conduct
- standards of conduct as what is right or wrong; ethics
- morals, moral principles, moral teachings, ethic, morality; ethics: meslek ahlakı professional ethics
- morals, moral practices; morality
- character
- ethics
It was a question of ethics.
- Bu bir ahlak sorunuydu.
Her ethics are flexible.
- Onun ahlak kuralları esnektir.
- morale
- principles
The patriot sticks to his moral principles.
- Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.
- ethics
It was a question of ethics.
- Bu bir ahlak sorunuydu.
Since when do you care about ethics?
- Ne zamandan beri ahlak kurallarını önemsiyorsun?
- moral standing
- moral
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
- Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.
Is eating meat morally wrong?
- Et yeme ahlaken yanlış mıdır?
- ahlak bilgisi
- moral knowledge
- ahlak açısından çok titiz
- squeamish
- ahlak bozukluğu
- demoralisation
- ahlak dışı
- unethical
- ahlak eğitimi
- moral education
- ahlak kuralları
- (Ticaret) rules of morality
- ahlak kurallarına uyan
- moral
- ahlak kurallarına uymayan
- corrupt
- ahlak sorunları
- ethical problems
- ahlak yasası
- (Felsefe) moral law
- ahlak yasası
- (Kanun) code of ethics
- ahlak zabıtası ekibi
- vice squad
- ahlak dışıcılık
- morality dışıcılık
- ahlak bilimi
- ethics
- ahlak bilimi ile ilgili
- deontological
- ahlak bozukluğu
- moral corruption
- ahlak dersi
- a course in morals
- ahlak durumu
- moral conditions
- ahlak duygusu
- moral sense
- ahlak duygusu
- sense of decency
- ahlak dışı
- 1. immoral (word, act). 2. amoral, nonmoral (word, act)
- ahlak dışıcılık
- (Felsefe) amoralism
- ahlak ekolleri
- schools of ethics
- ahlak felsefesi
- philosophy of ethics
- ahlak ilmi
- moral philosophy
- ahlak karşıtı
- immoralist
- ahlak kodu
- (Ticaret) ethics code
- ahlak kumar büro amirliği
- (Kanun) police vice department
- ahlak kuralları ile ilgili
- casuistical
- ahlak kuralı
- moral principle
- ahlak kuralı
- moral code
- ahlak olgunluğu
- moral ripeness
- ahlak polisi
- vice squad
- ahlak sistemi
- ethic
- ahlak sosyolojisi
- moral sociology
- ahlak sosyolojisi
- sociology of ethics
- ahlak türleri
- types of ethics
- ahlak zabıtası
- moral police
- ahlak çöküntüsü
- moral corruption
- ahlak ölçüsü
- moral extent
- ahlak öğretisi
- moral doctrine
- ahlak üstü
- supra-moral
- ahlâk azlığı
- depth
- ahlâk bilimi
- deontology
- ahlâk bozucu
- unwholesome
- ahlâk bozukluğu
- depravity
- ahlâk bozukluğu
- ulcer
- ahlâk bozulması
- demoralization
- ahlâk dersi
- moral
- ahlâk dersi vermek
- moralize
- ahlâk ile ilgisiz
- amoral
- ahlâk kuralları
- ethics
Her ethics are flexible.
- Onun ahlak kuralları esnektir.
Since when do you care about ethics?
- Ne zamandan beri ahlak kurallarını önemsiyorsun?
- ahlâk kuralları ile ilgili
- casuisticly
- ahlâk kuralları ile ilgili olarak
- casuistically
- ahlâk prensipleri
- eternal verities
- ahlâk sorunlarını kafasına göre yorumlayan kimse
- casuist
- ahlâk yapısı
- moral fiber
- ahlâk yönünden değerlendirme
- moralization
- ahlâk öğretmek
- moralize
- ahlâk öğütleri veren kimse
- Bible thumper
- cinsel ahlak
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sexual morality
- din ve ahlak
- religion and ethics
- güzel ahlak
- social ethics
- mesleki ahlak kuralları
- code of conduct
- mesleki ahlak kuralları
- code of ethics
- sosyal ahlak
- social ethics
- askeri ahlak
- (Askeri) military ethics
- bilim ve ahlak
- science and ethics
- düzelmemiş (ahlak)
- unregenerate
- hint ahlak kuraları
- (Felsefe) dharma
- hukuk ve ahlak
- law and ethics
- kötü ahlâk
- bad character
- modern ahlak
- modern ethics
- sanat ve ahlak
- (Sanat) arts and morals