agitated, tense, anxious, apprehensive; of or relating to the nerves

listen to the pronunciation of agitated, tense, anxious, apprehensive; of or relating to the nerves
Englisch - Türkisch

Definition von agitated, tense, anxious, apprehensive; of or relating to the nerves im Englisch Türkisch wörterbuch

nervous
{s} asabi

Çok asabi ve her zaman huzursuz. - She is very nervous and is always ill at ease.

Tom benden daha asabi görünüyor. - Tom seems to be more nervous than I am.

nervous
{s} sinirli

Sinirli insanlar başlarını kaşırlar. - Nervous people will scratch their heads.

Bill sınav hakkında sinirli. - Bill is nervous about the exam.

nervous
{s} gergin

Uçak kalkarken çok gergindim. - I was very nervous as the plane took off.

O bu konuda gergin olabilir. - He is nervous about it.

nervous
{s} sinir

Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur. - The central nervous system consists of four organs.

Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz. - A nervous person will not be fit for this job.

nervous
{s} ürkek

Tom gerçekten utangaç ve ürkekti. - Tom was really shy and nervous.

Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu. - Tom's nervousness was noticeable.

nervous
endişeli

Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor. - Tom looks somewhat nervous and apprehensive.

nervous
{s} sinirsel

Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı. - The new boy had a nervous stammer.

nervous
asabiyet

Tom asabiyetini saklamaya çalıştı. - Tom tried to hide his nervousness.

nervous
sinirlere ilişkin
nervous
heyecanlı

Ben kaygılı ve heyecanlıyım. - I'm nervous and excited.

Tom sinirli ve heyecanlı. - Tom is nervous and excited.

nervous
nevrasteni nervous impulse tıb
nervous
asabi tembih
nervous
(Tıp) Sinire ait, nervosus
nervous
sinirde uyarma
nervous
nervous prostration sinir argınlığı
nervous
çekingen
Englisch - Englisch
{s} nervous
agitated, tense, anxious, apprehensive; of or relating to the nerves
Favoriten