Tom çok heyecanlı bir durumdaydı.
- Tom was in a very agitated state.
Yapacak çok işim olduğu zaman gergin ve heyecanlı hissediyorum.
- I feel tense and agitated when I have too much work to do.
Pazar çalkalanıyordu.
- The market was agitated.
Winds . . . agitate the air.'' --Cowper.