Nasılsın? Uzun süredir seni görmedim!
- How are you doing? I haven't seen you in ages!
Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.
- An old friend of mine dropped in on me for the first time in ages.
Seni son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- It's been ages since I saw you last.
Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
- It's been quite ages since we last met.
Bir çocuk 13 ve 16 yaşları arasında hızla gelişir.
- A child develops rapidly between the ages of 13 and 16.
25 ve 54 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar en stresli yaşamlara sahiptir.
- Men and women between the ages of 25 and 54 have the most stressful lives.
Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
- Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
Senin yaşında bir oğlu var.
- He has a son of your age.
Biz atom çağında yaşıyoruz.
- We live in the atomic age.
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
Senelerce Tom'u görmedim.
- I haven't seen Tom in ages.
Biz uzun zamandır konuşmadık.
- We haven't had a talk for ages.
Uzun zamandır bunu bekliyoruz.
- We've been waiting for this for ages.
Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
- It's been quite ages since we last met.
Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
Nükleer enerjinin dönemi henüz bitmedi.
- The age of nuclear power is not yet over.
Henry bu mart ayında rüştünü ispatlayacak.
- Henry will come of age this March.
Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.
- I'm saving money for my old age.
O, geçen yıl yaşlılıktan öldü.
- He died last year of old age.
Çok uzun zamandır Tom'dan haber almadık.
- We haven't heard from Tom in ages.
Bunu çok uzun zamandır yapmadım.
- I haven't done this in ages.
Tom biraz yaşlanmadı.
- Tom hasn't aged one bit.
Yaşlanmaktan kaçamazsın.
- You can't run away from age.
The surviving music of the High Middle Ages was primarily religious in nature.
Din, Ortaçağ'da önemli bir rol oynamıştır.
- Religion played an important role during the Middle Ages.
Ortaçağda İngilizler üzerinde en büyük etkisi olduğunu düşündüğünüz hangi fikirdir?
- Which idea do you think had the greatest influence on the English in the Middle Ages?
Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
Yaşlanmaktan kaçamazsın.
- You can't run away from age.
Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
- Ageing isn't good, but the alternative is no better.
O reşit olmadan önce öldü.
- She died before coming of age.
Yes, DSL is a better, faster and less expensive way to access the Internet. Unfortunately, it's saddled with back-office systems that belong in the Dark Ages and politics that may require regulatory oversight.
Put yourself back in the dark ages, the time before the Internet took off–say, the 1970s–and ask: What was the environment for creativity then?.
She could see the town below her, nestled on top of a low hill, surrounded by a crenellated wall from the Middle Ages.
Money's a little tight right now, let's age our bills for a week or so.
Sometimes age just shows up all by itself.
He grew fat as he aged.
Grief ages us.
One his first assignments was to age the accounts receivable.
There are three ages living in her house.
It's been a long time since we last saw each other.
- It's been quite ages since we last met.
I haven't heard that joke in a long time.
- I haven't heard that joke in ages.
... ages are for fighting, you can see that the potential military force in the developing ...
... What we can do to help young women and women of all ages is to have a strong economy, so ...