Vergi ajanı indirime izin verdi.
- The tax agent allowed the deduction.
Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
- An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
Seyahat acentası yanımıza bazı seyahat çekleri almamızı önerdi.
- The travel agent suggested that we take some traveler's checks with us.
Bir seyahat acentasına soralım.
- Let's ask a travel agent.
Derhal temsilcinle temasa geç.
- Get in touch with your agent right away.
Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
- The service agent helped me solve my problem.
O bir New York şirketinin sigorta acentesidir.
- He is an insurance agent for a New York company.
Tom emlak acentesiydi.
- Tom was a real estate agent.
Heaven made us agents, free to good or ill. --Dryden.