İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
- With hunger and fatigue, the dog died at last.
Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
- At last, they purchased freedom with blood.
Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!
- I've just signed the divorce papers; I'm free at last!
After three hundred years had passed, the vampire's soul was at last free.