To understand all is to forgive all.
- Her şeyi anlamak her şeyi affetmektir.
Is it harder to forgive or to forget?
- Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
You'll have to excuse me.
- Beni affetmek zorunda kalacaksın.
Forgiveness is a virtue.
- Affetme bir erdemdir.
Christ taught forgiveness.
- İsa affetmeyi öğretti.
I certainly don't condone that.
- Kesinlikle onu affetmem.
I lied. Please forgive.
- Yalan söyledim. Lütfen affet.
Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
Tom never forgave himself for hurting Mary the way he did.
- Tom yaptığı tarz Mary'yi incittiği için kendini asla affetmedi.
Tom forgave Mary on his deathbed.
- Tom Mary'yi ölüm döşeğinde affetti.
Excuse us for a second.
- Biran için bizi affet.
Excuse us for the inconvenience.
- Rahatsızlık için bizi affet.
You've never forgiven me, have you?
- Beni hiç affetmedin, değil mi?
She has forgiven him for everything.
- O, her şey için onu affetti.
Tom asked his girlfriend to pardon him for forgetting her birthday.
- Tom onun doğum gününü unuttuğu için onu affetmesini rica etti.