affetme

listen to the pronunciation of affetme
Türkisch - Englisch
{i} forgiveness

Why can't you ask her for forgiveness? - Neden onun affetmesini istemiyorsun?

When I was young I used to pray for a bike. Then I realized that God doesn't work that way. So I stole a bike and prayed for forgiveness. - Ben gençken bir bisiklet için dua ederdim. Sonra Allah'ın bu şekilde çalışmadığını fark ettim. Bu yüzden bir bisiklet çaldım ve affetmesi için dua ettim.

pardon

Tom asked his girlfriend to pardon him for forgetting her birthday. - Tom onun doğum gününü unuttuğu için onu affetmesini rica etti.

remission
absolution
affetmek
forgive

Tom wants to forgive his father for abandoning him. - Tom, onu terkettiği için babasını affetmek istiyor.

Is it harder to forgive or to forget? - Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?

affetmek
pardon
affet
let off
affetmek
excuse

You'll have to excuse me. - Beni affetmek zorunda kalacaksın.

affet
condone

I certainly don't condone that. - Kesinlikle onu affetmem.

affetmek
forgivingness
affetmek
let off
affetmek
release
affetmek
(Politika, Siyaset) grant pardon for
affet
absolve
affet
forgive

I lied. Please forgive. - Yalan söyledim. Lütfen affet.

Please forgive me for opening your letter by mistake. - Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.

affet
forgave

She forgave him for killing her father. - O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.

Tom forgave Mary on his deathbed. - Tom Mary'yi ölüm döşeğinde affetti.

affet
{f} forgiving
affet
{f} excuse

The teacher excused me for being late for class. - Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.

You'll have to excuse me. - Beni affetmek zorunda kalacaksın.

affet
remit
affetmek
condone
affet
forgiven

We have already forgiven you. - Biz zaten sizi affettik.

I have forgiven her already. - Ben onu zaten affettim.

affet
absolved
affet
letoff
affetmek
dismiss
affetmek
to pardon (a convict)
affetmek
remit
affetmek
to excuse, give leave
affetmek
to dismiss, discharge (someone) from (his job or a duty). Affedersiniz. I beg your pardon./Excuse me./I'm sorry. Affetmişsin sen onu! (Konuşma Dili) Excuse me but you are wrong! Affetmişsiniz .... (Konuşma Dili) Excuse me but you are wrong.: Affetmişsiniz, öyle bir şey demedim. Excuse me but I didn't say that
affetmek
to forgive, to excuse, to pardon ; to discharge, to dismiss
affetmek
absolve; release
affetmek
to excuse (a person)
affetmek
to forgive (an act)
affetmek
overlook
affetmek
{f} absolve
affetmek
disengage
cezasını affetme
indemnity
Türkisch - Türkisch
Bağışlama
Affetmek
affeylemek
affetmek
Görev veya işten çıkarmak
affetmek
Hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek
affetmek
Bağışlamak
affetmek
(Osmanlı Dönemi) afv
affetme
Favoriten