Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
- You don't have to give yourself such airs.
Tom her zaman hava atıyor.
- Tom is always putting on airs.
Onunla ilk tanıştığımda onun hava attığını düşündüm.
- When I first met him, I thought he was putting on airs.
Fiyaka yapan kızlardan hoşlanmam.
- I don't like girls who put on airs.