O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
- He advocated abolishing class distinctions.
O, vergilerin azaltılmasını savundu.
- He advocated reduction of taxes.
Ben sadece şeytanın avukatını oynuyorum.
- I'm just playing the devil's advocate.
Ben onun bir avukat olmadığına inanıyorum.
- I believe he is not an advocate.
Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
- He advocates reform in university education.
Vergilerin azaltılmasını savundu.
- He advocated the reduction of taxes.
Sen bizim savunucumuzsun, Tom.
- You are our advocate Tom.
I like trees, but I do not advocate living in them.
The lawyer was one of a few good child advocates in town.
She has been a strong advocate for reform.