Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi.
- The manager advanced him two weeks' wages.
Bana biraz avans verebilir misin?
- Could you advance me some money?
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
- Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
Ama kuşkusuz o zaman hiçbir bilimsel gelişme yoktu.
- But undoubtedly there were no scientific advances then.
Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
- Recent advances in medicine are remarkable.
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
Mary Tom'un avantajlarını geri çevirdi.
- Mary turned down Tom's advances.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Onu ona peşinen söylemenizde hiçbir sakınca yok.
- You may as well say it to him in advance.
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
O ileri öğrencilere İngilizce öğretiyor.
- She teaches English to advanced students.
O, Boston'dayken Tom'un ileri sınıflarından birine öğretmenlik yapacağım.
- I'm going to teach one of Tom's advanced classes while he's in Boston.
Düşmanın ilerlemesini durdur.
- Stop the enemy's advancement.
Ordu tepeye kadar ilerledi.
- The army advanced up the hill.
Matbaanın icadı önemli bir teknolojik gelişmeydi.
- The invention of the printing press was a major technological advance.
Dan, Linda'nın seksüel önerisini reddetti.
- Dan rejected Linda's sexual advances.
Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
Peşin olarak ödemek zorunda olacaksın.
- You're going to have to pay in advance.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- Japanese industry has made great advances since the war.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
The scouts found a site for an advance base.
to advance the price of goods.
to advance an argument.