Bizimle her şey iyidir.
- Everything is well with us.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
O yerinde harcanmış paraydı.
- That was money well spent.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
- Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?