adv: here 32

listen to the pronunciation of adv: here 32
Englisch - Englisch
her
Englisch - Türkisch

Definition von adv: here 32 im Englisch Türkisch wörterbuch

her
ona

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank lent her 500 dollars.

O, ona nerede yaşadığını sordu. - He asked her where she lived.

her
kendine

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

O, sırrı kendine sakladı. - She kept the secret to herself.

her
onu

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

her
dişil onun
her
onun

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. - I think that girl cut her hair to give herself a new look.

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

her
ondan

Siz ondan daha uzun boylusunuz. - You are taller than her.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o