adj senesã²f

listen to the pronunciation of adj senesã²f
Englisch - Türkisch

Definition von adj senesã²f im Englisch Türkisch wörterbuch

safe
emniyette
safe
tehlikesiz

Sence bunu yapmak tehlikesiz mi? - Do you think it's safe to do that?

safe
güvenilir

Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil. - Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.

safe
{s} güvenli

Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin. - For our children to be safe, please do not enter adult sites.

Bu su içmek için güvenli. - This water is safe to drink.

safe
{i} çelik kasa

Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum. - I asked Tom if he had a safe deposit box.

Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum. - I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.

safe
{s} güvencede

Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz. - We want to keep everybody safe.

Sırlarınız benimle güvencededir. - Your secrets are safe with me.

safe
kurtulmuş
safe
emin

Bu yerin güvenli olduğundan emin misin? - Are you sure this place is safe?

Tom'un güvende olduğundan emin misin? - Are you sure Tom is safe?

safe
atlatmış
safe
sağlam

Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım. - I'll do everything within my power to make sure your children are safe.

Tom güvenli ve sağlam döndü. - Tom returned safe and sound.

safe
kesin

Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir. - Only God can safely be omnipotent.

Kesinlikle güvende olacaksın. - You'll be absolutely safe.

safe
yiyecek dolabı
safe
{s} muhakkak
safe
beysbol oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan
safe
{s} korkusuz

Ben onunla korkusuzca oynuyorum. - I am playing it safe.

safe
safe and sound sağ salim
safe
teldolap
safe
emin,emniyetli
safe
(isim) kasa, çelik kasa
Englisch - Englisch
safe