adaylar

listen to the pronunciation of adaylar
Türkisch - Englisch
nomenclature
nominees
candidates

There was a list of available candidates. - Mevcut adayların bir listesi vardı.

None of the candidates got a majority of the votes. - Adayların hiçbiri oy çoğunluğunu almadı.

trainees
applicants

Applicants must be under thirty years old. - Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

Applicants are requested to apply in person. - Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

aday
applicant

She was chosen from ten thousand applicants. - O, on bin adaydan seçildi.

Applicants must be under thirty years old. - Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

aday
{i} candidate

None of the candidates got a majority of the votes. - Adayların hiçbiri oy çoğunluğunu almadı.

The two candidates are struggling for mastery. - İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.

aday
nominee

He is a nominee in four award categories. - O, dört ödül kategorisinde aday.

There are six nominees for this year's prize. - Bu yılki ödül için altı aday var.

aday
{i} contestant
aday
applier
aday
(Ticaret) trainee
aday
slated to
aday
aspirant
aday
postulant
aday
entrant
aday
(Hukuk) candidate, nominee, applicant
aday
candidate, nominee; applicant namzet
aday
cadet
aday
{i} remainderman
aday
nominator
Türkisch - Türkisch

Definition von adaylar im Türkisch Türkisch wörterbuch

ADAY
(Osmanlı Dönemi) Bak: Namzed
Aday
namzet
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse: "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu."- M. Yesarî
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
aday
Bir iş için yetiştirilmekte olan kimse, namzet
aday
Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir."- Anayasa