Sadece uyarlamak zorundasın.
- You just have to adapt.
Yabancı bir kültürde yaşamaya uymak genellikle zordur.
- It is generally hard to adapt to living in a foreign culture.
ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.
- The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate.
Kendini yeni çevresine uyarlamaya çalıştı.
- He tried to adapt himself to his new surroundings.
Bu film, bir roman uyarlamasıdır.
- This film is an adaptation of a novel.
Bu kitap çocuklar için uyarlanmıştır.
- This book is adapted for children.
Biz bu yeni koşullara planımızı adapte etmeliyiz.
- We must adapt our plan to these new circumstances.
Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.
- She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings.
They could not adapt to the new climate and so perished.