These are steps of a revolutionary nature.
- Bunlar, birer devrim niteliği taşıyan adımlardır.
Tom retraced his steps.
- Tom adımlarını yeniden izledi.
When it started to get dark, I quickened my pace.
- Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
The traffic crept along at a snail's pace.
- Trafik adım adım ilerledi.
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
I wish I'd never stepped foot in this house!
- Keşke bu eve adım atmasaydım!
I'll never set foot in this house again.
- Bu eve bir daha adımımı atmam.