I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
The hallway is slippery, so watch your step.
- Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
When it started to get dark, I quickened my pace.
- Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
The traffic crept along at a snail's pace.
- Trafik adım adım ilerledi.
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
- Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
Tom wished he'd never stepped foot into Mary's house.
- Tom Mary'nin evine asla adım atmamış olmayı diledi.