Keskin bir yön duygusuna sahipsin.
- You have a keen sense of direction.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
- That young man is very keen on cycling.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Can we this quote? Before the keen inquiry of her thought. -Cowper.