İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
- I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.
- Really? I had locked it up before I went out.
Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım.
- I would really appreciate a glass of cold beer.
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
- I really don't have much choice, do I?
Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
- Did you just really say that?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
- It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.
- Tom talked for a long time, but didn't really say much.
O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
- He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?