Bir aktörmüş gibi davranmak istiyorum.
- I wish to pretend to be an actor.
Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.
- The strong yen is acting against Japan's export industry.
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you believe global warming is the result of human actions?
O, yankesicilik eyleminde yakalandı.
- He was caught in the act of pickpocketing.
Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
- I had to act quickly.
Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.
- We'll have to act fast.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Avukat müvekkilinin yasal yollara başvurmasını tavsiye etti.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
Derhal hareket etmen zorunludur.
- It is imperative for you to act at once.
Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.
- The people who live in Japan must act according to the Japanese country constitution.
Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
- It's hard for me to explain my actions.
Bu çok nazik bir davranıştı.
- That was a very kind act.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Aslında ameliyatı kim yaptı?
- Who actually performed the surgery?
O, bu gece Nelson rolü oynayacak.
- He is acting like Nelson tonight.
Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
- Jane saw the students acting well on the stage.
Onun yaklaşık yirmi yıldır bir oyuncu olduğu söyleniyor.
- She is said to have been an actress about twenty years ago.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
- He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
Aslında yapmak çok kolay.
- It's actually very easy to do.
Bu oyunun üç perdesi vardır.
- This play has three acts.
Tom ve Mary- beş perdelik bir trajedi Mary'nin en son otobiyografik çalışmasının başlığıdır.
- Tom and Mary - A Tragedy in Five Acts is the title of Mary's latest autobiographical work.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Bu belge aslında Tom tarafından yazıldı.
- This document was actually written by Tom.
İlaç çabuk etki eder mi?
- Does the medicine act quickly?
İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.
- Exporting is a commercial activity which transcends borders.
Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Derhal hareket etmen zorunludur.
- It is imperative for you to act at once.
Ve böylelikle bugünlük işleri bitirdik.
- And with that we finish the activities for today.
Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Actions speak louder than words.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Fadıl harekete geçmek zorunda olduğuna karar verdi.
- Fadil decided he had to act.
Despite already being aware, he acts out the pretence of a surprise.
Which act did you prefer? The soloist or the band?.
He's been acting Shakespearean leads since he was twelve.
This group acts on the circle, so it can't be left-orderable!.
He acted the angry parent, but was secretly amused.
I started acting at the age of eleven in my local theatre.
The pivotal moment in the play was in the first scene of the second act.
He was caught in the act.
Gravitational force acts on heavy bodies.
He acted unconcerned so the others wouldn't worry.
If you don't act soon, you will be in trouble.
... less likely to engage in these kinds of violent acts. We're not going to eliminate everybody ...
... acts. We're not going to eliminate everybody who ...