Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
Para gerçekten ödenildi mi?
- Was the money actually paid?
Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- Do you actually think that's true?
Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
- Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.
- And actually, this project needs everyone.
O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır.
- She looks young, but she's actually older than you are.