Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
Onun işlerine karışmayın.
- Don't meddle in his affairs.
O, korkunç bir olaydı.
- It was a terrible affair.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?
- Do you think she has nothing to do with the affair?
Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.
- This whole affair is giving me a headache.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
İş hakkında konuşmak ister misin?
- Do you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.