Tom, komitenin başkan vekili oldu.
- Tom became the acting chairman of the committee.
O onu demek istemiyor; o sadece rol yapıyor.
- He doesn't mean it; he's just acting.
Ben senin rol yapma şeklini beğenmiyorum.
- I don't like the way you're acting.
On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.
- Jane has been acting in films since she was eleven.
O filmdeki oyunculuk çok iyiydi.
- The acting in that movie was very good.
Bugün bir kral gibi davranan bir çocuk yarın bir zalim gibi davranır.
- Today a child acting like a king, tomorrow a tyrant.
Patlamadan hemen önce, şüpheli bir biçimde davranan bir adam görüldü.
- A man was seen acting suspiciously shortly before the explosion.
On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.
- Jane has been acting in films since she was eleven.
Onun oyunculuğu mükemmeldi.
- His acting left nothing to be desired.
Ben senin rol yapma şeklini beğenmiyorum.
- I don't like the way you're acting.
Ben rol yapmayı ve şarkı söylemeyi severim.
- I love acting and singing.
Acting President of the United States is a temporary office in the government of the United States.
Despite already being aware, he is acting out the pretence of a surprise.
Short-acting insulin is maximally effective for one to three hours.