O, ayrılmak üzereydi.
- She was on the point of leaving.
Tom erken ayrılması için gayet iyi bir nedeni vardı.
- Tom had a perfectly good reason for leaving early.
Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
- They lost no time in leaving their home.
Ne zaman ayrılıyorsunuz?
- When are you leaving?
Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.
- Tom considered leaving school, but decided against it.
Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
- Tom disappeared without leaving a trace.
Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim.
- I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.