Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
- She is more an acquaintance than a friend.
O benim için ne bir erkek kardeş ne de bir tanıdık.
- For me he is neither a brother nor an acquaintance.
Biz arkadaş değiliz. Biz eş dostuz.
- We're not friends. We're acquaintances.
Sizinle tanışmak bir onurdur.
- It's an honor to make your acquaintance.
Onunla tanışmak istiyorum.
- I want to make her acquaintance.
Biz arkadaş değiliz. Biz eş dostuz.
- We're not friends. We're acquaintances.
Kendi ülkenin tarihi ile tanışık olmalısın.
- You should get acquainted with the history of your own country.
O, belediye başkanı ile tanışıktır.
- He is acquainted with the mayor.
Onunla ilgili çok az bilgim var.
- I have a nodding acquaintance with him.
Kimyaya biraz aşinayım.
- I have some acquaintance with chemistry.
Onunla tanışmış olmak büyük bir onur.
- It is a great honor to become acquainted with her.
Hayır, onu tanımıyorum. Tabii ki, ben onun kim olduğunu biliyorum, ama ben şahsen onunla tanışmış değilim.
- No, I don't know him. Of course, I know who he is, but I'm not personally acquainted with him.
I must acquaint you that I have received New dated letters from Northumberland. -William Shakespeare, Henry IV, Part II, IV-i.
A man of sorrows and acquainted with grief. -Isaiah 53:3.
I'm not acquainted with her.
- I am not acquainted with her.
I think Tom is acquainted with Mary.
- I believe Tom is acquainted with Mary.
Contract no friendship, or even acquaintance, with a guileful man.
I believe Tom is acquainted with Mary.
- I think Tom is acquainted with Mary.
I am not acquainted with her.
- I'm not acquainted with her.