Tom's lack of compassion surprised Mary.
- Tom'un acımasız olması Mary'yi şaşırttı.
I could only feel pity for what they were enduring.
- Katlandıkları şey için sadece acıma hissedebilirim.
Tom's face was full of pity.
- Tom'un yüzü acıma doluydu.
Tom is ruthless, isn't he?
- Tom acımasız, değil mi?
Among the manufacturers of so-called consumer electronics, there exists ruthless cut-throat competition.
- Tüketici elektroniği denen üreticiler arasında acımasız bir rekabet vardır.
You just have to have mercy on my poor wife.
- Sadece zavallı karıma acımalısın.