People called for an immediate invasion of Cuba.
- İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.
Only an immediate operation can save the patient's life.
- Sadece bir acil operasyon hastanın hayatını kurtarabilir.
Tom said it was urgent.
- Tom bunun acil olduğunu söyledi.
Tom has gone to Boston on urgent business.
- Tom acil bir iş için Boston'a gitti.
In case of an emergency, push this button.
- Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
What number should I call in case of an emergency?
- Acil durumda hangi numarayı aramalıyım?
We have something pressing to discuss.
- Tartışacak acil bir şeyimiz var.
Time is pressing, and quick action is needed.
- Zaman baskı yapıyor ve acil eylem gerekli.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.