acı vermek, üzmek: "yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı."- t. buğra

listen to the pronunciation of acı vermek, üzmek: "yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı."- t. buğra
acı vermek, üzmek: "yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı."- t. buğra
Favoriten