Biz düzeni kötüye kullanmıyoruz.
- We're not abusing the system.
Göçmenler, Avrupa'nın konukseverliğini kötüye kullanıyorlar.
- Immigrants are abusing the hospitality of Europe.
Onlar bizi sözle taciz etti.
- They verbally abused us.
Onlar beni sözlü olarak taciz ettiler.
- They verbally abused me.
Her kişi, ayrıcalıklarını kötüye kullanma gücüne sahiptir.
- Every person has the power to abuse their privileges.
Bu otoriteyi kötüye kullanmadır.
- That's an abuse of authority.
O ayrıcalığı istismar etti.
- He abused the privilege.
Çocuk istismarı yasalara aykırıdır.
- Child abuse is against the law.
Sabrımı suistimal etmeyin.
- Don't abuse my patience.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Dan, Linda'ya cinsel tacizde bulundu.
- Dan sexually abused Linda.
İnsanlar hayvanları istismar etmemeli.
- People shouldn't abuse animals.
Biri hayvanları istismar etmemelidir.
- One must not abuse animals.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Sabrımı suistimal etmeyin.
- Don't abuse my patience.
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
- I tried to give him some advice, but he just abused me violently.
Tom otoritesini kötüye kullanıyor, bu yüzden hiç kimse onu sevmiyor.
- Tom abuses his authority, so no one likes him.
O yetkisini kötüye kullanıyor.
- He abuses his authority.
Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.
- The dictator abused his privileges to his heart's content.
The two parties, after exchanging a good deal of abuse, came to blows.
Liberty may be endangered by the abuses of liberty, as well as by the abuses of power.
Can we this quote? Their eyes red and staring, cozened with a moist cloud, and abused by a double object. - Jeremy Taylor (1633-67).