abundance; large quantity; wealth; sufficient quantity; much

listen to the pronunciation of abundance; large quantity; wealth; sufficient quantity; much
Englisch - Türkisch

Definition von abundance; large quantity; wealth; sufficient quantity; much im Englisch Türkisch wörterbuch

plenty
{i} bolluk
plenty
gayet
plenty
ganilik
plenty
çokluk
plenty
bol miktar

Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var. - You have plenty of time to catch the train.

Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı. - He had plenty of money for his trip.

plenty
çok bol
plenty
dili bol bol
plenty
{s} bir yığın
plenty
yetecek kadar
plenty
{s} pek çok

Kalan pek çok şey var. - There's plenty of stuff left.

Pek çok çocuğun seninle dışarı çıkmak istediğini biliyorum. - I know that plenty of guys want to go out with you.

plenty
(sıfat) çok, bir yığın, pek çok, bol
plenty
{i} bereket
plenty
{s} bol

Askerlerin bol miktarda silahları vardı. - The troops had plenty of arms.

Bu yıl bol karımız vardı. - We have had plenty of snow this year.

plenty
dili pek çok
plenty
tamamen
plenty
bereketli
plenty
(zarf) bol bol, çok, gayet, tamamen
plenty
oldukça

Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır. - This typewriter has seen plenty of use.

plenty
fazla

Bunlardan çok daha fazlası vardır. - There are plenty more of those.

Salonda çok fazla misafir vardı. - There were plenty of guests in the hall.

Englisch - Englisch
{i} plenty
abundance; large quantity; wealth; sufficient quantity; much
Favoriten