O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
- We'd be absolutely thrilled if that happened.
Şimdi İtalya'da olduğuna göre mutlaka Napoli'yi görmelisin.
- Now that you are in Italy, you must absolutely see Naples.
Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
- I looked down and had absolutely nothing to say.
Ben kesinlikle size katılıyorum.
- I agree with you absolutely.
O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
- We'd be absolutely thrilled if that happened.
Mutlaka Ferrara ve Ravenna'ya bir gezi yapmanı öneririm.
- I suggest you to go absolutely on a trip to Ferrara and Ravenna.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.
Bu tamamen gereksizdi.
- That was absolutely unnecessary.
Onun mutlak gücü var.
- He has absolute power.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.
- Tom told Mary the absolute truth.
Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
- I require absolute loyalty of my employees.
Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
- I looked down and had absolutely nothing to say.
Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
- It is absolutely impossible to do so.
O katışıksız bir aptal.
- He's an absolute fool.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Bu tam olarak aynı şey, sadece tamamen farklı.
- It is exactly the same thing, just absolutely different.
O sadece kesinlikle inanılmazdı.
- It was just absolutely unbelievable.
Her şekilde, kesinlikle mükemmelsin.
- You're absolutely perfect, in every way.
Benim sana tam güvenim var.
- I have absolute trust in you.
Dediğin şey tamamen saçmalıktır.
- What you said is absolute nonsense.
Philosophers differ in how they treat their Absolutes.
he more absolute the ruler, the more absolute the revolution will be which replaces him.
absolute beauty.
moral absolutes.
Absolute rights and duties are such as pertain to man in a state of nature as contradistinguished from relative rights and duties, or such as pertain to him in his social relations.
If you had asked me six months ago if I would ever be making out with Courtney McSweeney, I would have said no, absofuckinglutely not.
Theatre is marvellous, he says, absobloodylutely marvellous.
Lord Acton see: Wikiquote.
... MICHELLE PHAN: Absolutely. ...
... really make absolutely no separation ...