abla

listen to the pronunciation of abla
Türkisch - Englisch
sister

Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother. - O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.

Mary is Tom's older sister. - Mary Tom'un ablasıdır.

elder sister

I'm your elder sister. - Ben senin öz ablanım.

Our great-great-grandmother died the day after my elder sister was born. - Bizim büyük büyük büyük annemiz ablam doğduktan sonraki gün öldü.

ma'am (a respectful term of address for a woman)
respectful title used when addressing a woman
older sister

My older sister got engaged. - Benim ablam nişanlandı.

Tom has three older sisters. - Tom'un üç ablası vardır.

sis; ma'am
big sister

My big sister wants to kill me. - Ablam beni öldürmek istiyor.

My big sister showers every day. - Ablam her gün duş alıyor.

sis

She is not my mother but my oldest sister. - O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.

My older sister goes jogging every day. - Ablam her gün koşuya gider.

abla gibi
sisterly
abla sevgisi
sisterly love
güzin abla
A person, usually a woman, who publicly gives advice to people with personal problems, especially in a regular magazine or newspaper article
güzin abla
Agony aunt
hanım abla sister
(a term of respect in addressing a woman)
Türkisch - Türkisch
Genel ev veya randevu evi işletmecisi kadın, çaça, mama: "Bir akşam gel benimle, gidelim bir sarhoşluk edelim, ablaları şöyle bir dolaşalım."- M. Ş. Esendal
Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın: "Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye abla."- A. M. Dıranas
Bir kimsenin kendinden büyük olan kız kardeşi
Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın
Beyaz taş
Genel ev veya randevu evi işletmecisi kadın, çaça, mama
aba
cice
madama
abru
ABLA'
(Osmanlı Dönemi) Beyaz ta
ABLA'
(Osmanlı Dönemi) Ak nesne
gelin abla
Yenge
abla
Favoriten