Ben senin ince zekana sahip değilim.
- I don't have your wit.
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
- Wit gives zest to conversation.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
Tom sık sık nükte yapar.
- Tom frequently makes witty remarks.
Tom her zaman nükte yapıyor.
- Tom is always making witty remarks.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur.
- If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.
Eğer yabancı bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız, o dili bir yerli ile mümkün olduğunca sık konuşmalısınız.
- If you want to learn a foreign language well, you should speak that language with native speakers as often as you can.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
Farkında olmadan tam yanımdan geçti.
- She passed right by me without noticing.
Bu gece kiminle çıkacağını bilmek istiyorum.
- I want to know who you're going out with tonight.
Gelecek hafta sonu bizimle balık tutmaya gidebilip gidemeyeceğini bilmek istiyorum.
- I want to know if you can go fishing with us next weekend.
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Yani benim fikrimin nesi var?
- So what's wrong with my idea?
Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
- With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
- His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
- Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
- A good sense of humor will help you deal with hard times.
The opportunity was right in front of you, and you didn't even have the wit to take it!.
Where she has gone to is beyond the wit of man to say.
He's gone completely out of his wits.
My father had a quick wit and a steady hand.
She looked through these to God and was God’s priest.
The best man's speech was hilarious, full of wit and charm.