Öyle sona ermek zorunda değil.
- It doesn't have to end like that.
Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
Tom buna bir son vermek istiyor.
- Tom wants to end this.
Sami kendi hayatına son vermek istedi.
- Sami wanted to end his life.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
Onlar performansın bitiminden önce ayrıldılar.
- They left before the end of the performance.
O, filmin bitiminde çok farklı.
- She's very different at the end of the movie.
Saat kaçta dersiniz biter?
- At what time does your class end?
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Sonunda başaracaksın.
- You will succeed in the end.
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Tatil bitmek üzeredir.
- The vacation is close to an end.
Bu iş iyi bitmeyecek.
- This is not going to end well.