Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
- The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
Bütün üniteyi değiştirmemiz gerekiyor.
- We need to replace the whole unit.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
- One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
Bir santimetre bir uzunluk ölçüsü birimidir.
- A centimeter is a unit of length.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.
- I found a box of Tom's things in the closet.
Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.
- The United Nations sent troops to intervene in the conflict.
Birlik paradan daha iyidir.
- Unity is better than money.
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Canlılar hücrelerden oluşur.
- Living things are made from cells.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Yapmanıza ihtiyaç duyduğum bir şey daha var.
- There's one more thing I need you to do.
Çocukların çok şeye ihtiyacı var, ancak her şeyden önce sevgiye ihtiyaçları var.
- Children need many things, but above all they need love.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var.
- Their team has a strong sense of unity.
İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.
- Scotland is part of the United Kingdom.
Shetland Adaları Birleşik Krallığın bir parçasıdır.
- The Shetland Islands are part of the United Kingdom.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
- I don't like to leave things up in the air.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
- The United States borders Canada.
1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
- In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
The centimetre is a unit of length.
We shipped nearly twice as many units this month as last month.
The fifth tank brigade moved in with 20 units. (i.e., 20 tanks).
... and click on that unit. ...
... unit major airlines and it becomes what you do when you're not really serious ...