Hangi arabanın daha güzel olduğu söylemek zordur.
- It is hard to say which car is nicer.
Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor.
- What she wants to say just adds up to a refusal.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Maalesef, Fadil'in bu konuda son sözü yok.
- Unfortunately, Fadil doesn't have a final say on this.
Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil.
- Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
- I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Onun ne demek istediğini anlayamadım.
- I couldn't make out what he wanted to say.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
- If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.
All in a kirtle of discolourd say / He clothed was .