Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- If you eat too much you will become fat.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
- Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.
Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur.
- Tom and Mary don't have much in common.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.
Büyük bir köprü değildi.
- It wasn't much of a bridge.
Bilmen gereken her şey hemen hemen bu.
- That's pretty much everything you need to know.
O iş hemen hemen bitti.
- That job is pretty much finished.