a thing defined or determined

listen to the pronunciation of a thing defined or determined
Englisch - Türkisch

Definition von a thing defined or determined im Englisch Türkisch wörterbuch

definite
{s} belirli

Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır. - In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.

Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur. - There is a definite time to return the book.

definite
tamamen
definite
mahdut
definite
mukarrer
definite
belirtili
definite
tam

Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım. - Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.

O kesinlikle tam zamanlı bir iştir. - It's definitely a full-time job.

definite
kesin

Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır. - Tom should definitely ask for Mary's opinion.

Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak. - It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.

definite
açık

Onun Amerika'ya gideceği açık. - It is definite that he will go to America.

definite
{s} şüphesiz
definite
kati surette
definite
(sıfat) kesin, şüphesiz, kuşkusuz; belirli, açık; kati; su götürmez
definite
yanidefinitely kesinlikle
definite
definite article İngilizcede isimden önce kullanılan ve nitelediği ismi belirleyen kelime
definite
{s} kati
definite
{s} belirli, belli
definite
{s} kuşkusuz
Englisch - Englisch
definite
a thing defined or determined

    Silbentrennung

    a thing de·fined or de·ter·mined

    Türkische aussprache

    ı thîng dîfaynd ır dîtırmınd

    Aussprache

    /ə ˈᴛʜəɴɢ dəˈfīnd ər dəˈtərmənd/ /ə ˈθɪŋ dɪˈfaɪnd ɜr dɪˈtɜrmənd/
Favoriten