O, çoğunlukla o tavernaya giderdi.
- He would often go to that tavern.
Tom'un tavernasında bir masa almak için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmak zorundasın.
- To get a table at Tom's Tavern, you have to make reservations weeks in advance.
En yakın meyhane nerede?
- Where is the nearest tavern?
Japon tarzı bir handa, onlar her türlü ihtiyacınla ilgilenirler, bu nedenle parmağını kaldırmak zorunda kalmazsın.
- At a Japanese-style inn, they take care of your every need, so you don't have to lift a finger.
Handa benim için bir oda ayırttı.
- He booked a room for me at the inn.
O otel, yemek hariç gecelik 5000 yendir.
- That inn is 5,000 yen a night, meals excluded.
... tavern mayor governor ...