Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Onları şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise them.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't want to surprise you.
Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu.
- What are you doing here? he asked me in surprise.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Ona sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise her.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Tom herhangi biri kadar hayret etti.
- Tom was as surprised as anyone.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
- It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... the show. But after the show, there's a meet and greet for surprise people who did not ...
... certainly never ceases to surprise the travel and beyond ...