O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Bir dil asla yeterli değildir.
- One language is never enough.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil.
- This isn't enough food to feed everyone.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti.
- Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.