O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.
- I had enough time, so I didn't need to hurry.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.