Haydi, benimle oyna, çok sıkıldım!
- Come on, play with me, I'm so bored!
Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.
İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
- Come on in. We're just about to get started.
I thought he'd asked me to lunch to discuss business; I wasn't expecting a come on.