O, duvarı pembe boyadı.
- She painted the wall pink.
Tom pembe çoraplarını nerede aldığını hatırlayamıyor.
- Tom can't remember where he bought his pink socks.
O, bıçaklanarak öldürüldü.
- Tom was stabbed to death.
Tom metrodaki birisi tarafından öldüresiye bıçaklandı.
- Tom was stabbed to death by someone on the subway.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.
- Sami had one stab wound to his chest.
Pembe renk sadece kızlar için değildir.
- Pink is not just for girls.
Pembe renkli bir arabam var.
- I have a pink-coloured car.
O beni sırtımdan bıçaklamayan tek kişi.
- She's the only one who's not stabbed me in the back.
Tom Mary'yi bıçaklamaya çalıştı.
- Tom tried to stab Mary.
Göğsümde saplama acısı vardı.
- I had a stabbing pain in my chest.
I'll give this thankless task a stab.