Hangi arabanın daha güzel olduğu söylemek zordur.
- It is hard to say which car is nicer.
Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
- Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
- Please say it in English.
Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil.
- Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.
Son sözümü söylemedim!
- I didn't say my last word!
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
- I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Onun ne demek istediğini anlayamadım.
- I couldn't make out what he wanted to say.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
- If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.