Onun bir ayağı çukurda.
- He's got one foot in the grave.
Tom'un bir ayağı çukurda.
- Tom has one foot in the grave.
O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
- He addressed the crowd gravely.
O, kararına ciddi bir hata olarak baktı.
- She looked on his decision as a grave mistake.
Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.
- Muslims bury their dead in graves.
Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı.
- Dan was struck and gravely injured by a truck.
Tom önemli bir hata yaptı.
- Tom made a grave mistake.
Önemli endişelerim var.
- I have grave concerns.
Bütün hayatım boyunca böyle kasvetli bir mezarlık görmedim.
- Never in all my life have I seen such a dreary graveyard.