Kafeterya kendi kendine servis.
- The cafeteria was self-service.
Kafede bir fincan kahve içtim.
- I had a cup of coffee at the cafe.
Oradaki kafeteryada sana bir fincan kahve ısmarlayayım.
- Let me treat you to a cup of coffee at the coffee shop over there.
Bir kafeteryada duralım mı?
- Shall we stop in at a coffee shop?
Sola dönersen, bir kahve dükkânı bulursun.
- Turning to the left, you will find a coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Kafateryada kahve içiyor olabilir.
- She might be having coffee in the cafeteria.
Kafede bir fincan kahve içtim.
- I had a cup of coffee at the cafe.
Orada karşıda bir kahvehane var.
- There is a coffee shop over there.
Yerel kahvehane dükkanının yerini bir Starbucks aldı.
- The local coffee shop was replaced by a Starbucks.
Tom her öğleden sonra kız arkadaşıyla kafeteryada buluşur.
- Tom meets his girlfriend at this coffee shop every afternoon.
Kafeteryada Tom'la karşılaştım.
- I met Tom at the coffee shop.