Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti.
- He intimated that all is not well in his marriage.
O yerinde harcanmış paraydı.
- That was money well spent.
Tom'un hali vakti çok yerinde değil.
- Tom isn't very well off.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
- Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?