Onun sakalında bir kırıntı var.
- There is a crumb in his beard.
Neden her yerde kırıntılar var?
- Why are there crumbs everywhere?
Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the couch.
İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
A little water has spilled.