Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.
- The story is that Mary wants a divorce.
Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız.
- His story is too preposterous to be a lie.
Ne yalan söylersem söyleyeyim, Annem bana inanır.
- Whatever story I tell, Mother believes me.
Baba, ben uyumadan bana bir öykü okur musun?
- Daddy, can you read me a story before I go to sleep?
Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
- The story about the girl was in the news.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
- Kate was surprised by Brian's story.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- I live in a two story house.